Çoğumuzun aileleri kusursuz olmaktan uzaktır. Çoğumuz zamanın herhangi bir kesitinde bize yakın biri tarafından incitilmişizdir. Çoğumuz ideallikten uzak durumlar yaşamışızdır. Ve çoğumuzun da duyguları şu ya da bu şekilde "hasar" görmüştür. ABD' de en çok satılan kitaplar listesine giren ve otuz dile çevrilen Hasar Görmüş Duygularımızın Tedavisi adlı kitabında David A. Seamands
Acı çekmekten kaçamayız. Acılar hayatımıza hiçbir uyarıda bulunmadan gelerek bizleri bozguna uğratırlar.
Ama sonuçlar bize bağlıdır. Acılar ya bizi perişan edecek ya da kuvvetlendirecekler. Zorluk ve sıkıntılar bizim için üzüntü kaynağı olacağına bizi sonunda sevince götüren aracılar olabilir. Bu, bizim onlara gösterdiğimiz tepkiye bağlıdır.
Halkımızın çoğu, herkesin her alanda, düşünce, ifade ve seçtiği yaşam tarzında özgür olduğunu savunur. Ama ilginçtir ki işin ucu kendisine dokununca işler tam tersi bir durum alır. Eğer kendi akrabası, eşi veya çocuğu bu seçimi yapıp farklı bir görüşe sahip olursa, aynı bu kişi evde kiyameti koparır.
Ülkemizde “en popüler sözler” adında bir yarışma yapılsa, mutlaka “Yeter ki insan olsun!” sözü ilk beş arasında yer alır. İster sosyal muhabbetler olsun, isterse felsefi ya da dini tartışmalar olsun, mutlaka sohbetin bir yerinde bu söz yüzeye çıkar. Neden? Çünkü bizim için insan olmak en üstün değerlerimizden biridir.
Her bir insan Allah’ı her şeyden çok sevdiğini söyler. Ama ben size burada açıkça söylemeliyim ki, bu böyle değildir. Siz hiç ‘İşte hayatımı vereceğim kişi’ deyip âşık oldunuz mu? Veya şöyle söyleyeyim, hiç kıramadığınız, her zaman saygı duyduğunuz ve yanınızdayken onu üzmemek ve incitmemek için elinizin ayağınıza dolaştığı bir şahsiyet oldu mu? Bence bu satırları okurken biraz durup düşünün.
Aralık ayının sonlarına doğru birçok ülkelerde bir bayram kutlanır. Buna bazı yerlerde Noel derler. Noel Baba'yı duymuşsunuzdur herhalde. Bazı ülkelerde ise buna 'Christmas' denir.
Acaba bu bayramın gerçekten ne amaçla kutlandığını hiç düşündünüz mü? Bir açıdan diyebiliriz ki, bu bayram dinsel gelenek ve göreneklere dayanmaktadır, ama onu kutlayanların çoğu bile neyi kutladıklarını bilmiyorlar.
Hepimizin bildiği gibi ülkemiz gerçekten tarihi zenginlikleri çok olan bir ülkedir. Ülke topraklarımızın büyük bir bölümünü oluşturan Anadolu, en eski medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir kara parçasıdır. Anadolu ya da diğer adıyla Ön Asya, buram buram tarih, buram buram medeniyet kokmaktadır.
İnsanların söylemlerinden hayata bakış açıları hemen belli olur. Dikkat edersek bu söylemlerin ortak noktası, tüm insanların hayalinde kalan mutluluktur. Bu hedefe ulaşmak için her insanın farklı ve kendine göre yöntemleri olsa da ortak amacımız gerçek mutluluğu yaşamak ve yaşatmaktır.
Sadece kağıtla bir ateş yakarsan ne kadar sürer? Çok değil. Ateşin uzun sürmesi için bir kaç tane kütük atmalısınız. Aynı şekilde, eğer imanımız sadece hislerden, tecrübelerden ibaret ise, uzun sürmez. Birkaç büyük gerçek lazım. O zaman senin imanın, benim imanım, bu kilisenin varoluşu sıcak, uzun ve parlak olacak.
Yaşlı Elçi Pavlus, genç emektaşı Titus'la beraber Girit adasında bir müjdeleme turunu tamamladıktan sonra Titus'u'Geri kalan işleri düzene sokman ve sana buyurduğum gibi her kentte ihtiyarlar ataman' (1.5) amacıyla Girit'te bırakarak Makedonya'ya geçti.